İvan Pavlov Kimdir? "Şartlanma" Üzerine Olan Çalışmaları

İVAN PAVLOV KİMDİR?
Ivan Petrovich Pavlov14 Eylül 1849 tarihinde, RyazanRusya’da dünyaya geldi. Gençlik yıllarını bu şehirde geçiren ve yüksek öğrenim için Ryazan Dini Okulu’na kayıt olan Pavlov, buradaki eğitimini daha bilimsel bir eğitim almak üzere yarıda keserek Saint Petersburg Üniversitesi’ne kayıt oldu ve 1878 tarihinde bu okuldan doktorasını almaya hak kazandı.
1890’lı yıllarda, köpekler üzerine yaptığı bir araştırma sonucunda, köpeklerin daha yiyecek kendilerine ulaşmadan önce salya salgılamaya başladığını keşfeden Pavlov, bu konu üzerine çalışmaya başladı. Genel olarak belirli tepkilere koşullana köpekler, onun gözlemlediğine göre her gün kendilerine yemek getiren asistanın daha ayak seslerini duydukları anda salya salgılamaya başlıyorlardı. Bu gözlem, bilimadamının klasik koşullanma üzerine yapacağı büyük çalışmaya önayak oldu.
, Pavlov’un ünlü klasik koşullanma deneyi, tam olarak şu şekildeydi; Bilimadamının denek olarak seçtiği köpeğe ilk olarak birkaç kez zil çalınır. Fakat köpek tepki vermez. Sonradan et verilir. Köpeğin salyaları akar. Sonra et ile birlikte zil çalınır. Daha sonra et verilmediği halde zil çalındığında köpeğin ağzının suyunun aktığı görülür. Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur. Pavlov, bu davranışın, psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerinden biri olduğunu öne sürdü ve psikoloji alanında geçerli tek yaklaşımın deneysel yöntem olduğunu vurguladı. Bu çalışması Pavlov’a 1904 yılında Fizyoloji ve Tıp alanında Nobel ödülü kazandırdı. Bu çalışma daha sonraki yıllarda Carl Jung ve William Sargant gibi pek çok başarılı bilimadamını etkiledi.
Bütün hayatını bilime adayan ve pozitivm ekolünün en sadık izleyicilerinden birisi olan Pavlov, bu tavrını ölüm anına kadar sürdürdü. 73 yaşındayken geçirdiği bir tramvay kzası sonrasında (hareket halindeki tramvaydan acelesi olduğu için aşağıya atlayıp ayağını kırmıştı) bile bilim için yaptığı çalışmaları bırakmayan Pavlov, Soyvet yönetimi tarafından da en fazla tutulan bilimadamlarından birisiydi; öyle ki bizzat Lenin tarafından destekleniyordu.
Ivan Pavlov, 27 Şubat 1936 tarihinde, LeningradS.S.C.B.’de hayatını kaybetti. Bilime o kadar içten bir bağla bağlıydı ki, ölmeden önceki son dakikalarını eski bir öğrencisi olan nöropatolog bir arkadaşıyla hastalığının sebeplerini tartışarak geçirdi.

KLASİK ŞARTLANMA
1904’de beyin fizyolojisi üzerinde yapmış olduğu çalışmalardan dolayı Nobel Ödülü’nü kazanan Rus fizyoloğu İvan Pavlov, doğan U-T bağlarının bir ifadesi olan öğrenilmemiş doğal reflekslerin yanı sıra öğrenilmiş U-T bağlarıyla ilgilenerek şartlı refleks kavramını ortaya koymuştur.

Pavlov’un bu araştirmasi deneysel olarak incelenen ilk şartlanma türü oldugu için “klasik şartlanma” adini almiştir. Klasik şartlanmaya göre insanlar ve hayvanlar dogal olarak tepki gösterdikleri uyaricilardan farkli uyaricilara da ayni tepkiyi göstermeyi ögrenirler.

Pavlov’ un klasik şartlanmasi objektiftir ve davraniş ve çevre uyaricilari açik seçik gözlenebilir ve tanimlanabilir. Pavlov’un hayvan davranişlarini incelemedeki deney teknigi sindirim bezlerinin fizyolojisi üzerine yaptigi çalişmalardan ve bu çalişmalarin organizmadaki kazanilmiş faaliyet yönünden geliştirilmesiyle ortaya çikmiştir.

Yiyeceğin sindiriminde salyanın rolünü inceleyen bir deney esnasında Pavlov bir güçlükle karşılaşmıştır.Deneyde kullanılan köpekte salya yiyecek ağza konmadan salgılanmaktadır.Normal tepkisel davranım, salgılamanın yiyecek ağza konduktan sonra başlamasıdır.

Pavlov’ un tipik deneyinde bir köpeğe yiyecek sunmadan önce bir zil çalmış ve arkasından yiyeceği sunmuştur.Deneyin amacı zil ve yiyeceğin birleştirilmesidir.Bu süreç birkaç kez tekrarlandıktan sonra yiyecek görülmediği zaman dahi köpeğin zili duyunca salya salgılaması, yiyecekle eşleştirilme sonucunda zile salya salgılanmasına şartlandığını göstermektedir.

Deneyde zil-yiyecek bağının(zaman yakınlığında şartlı uyarıcı ve şartsız uyarıcı) tekrarı,şartlanmayı daha güçlendirmiş (daha fazla salya salgılamasına sebep olmuş) ve zil tekrarla verildiği zaman eğer yiyecek verilmemişse şartlanma zayıflamış (daha az salya salgılamış)tır.

Klasik şartlanma için iki uyaricinin birbirlerine yakin zamanda olmasi gerekir.ayrica şartli uyarici ve şartsiz uyarici birbirlerine bagimli olmalidir.Pavlov’un deneyinde zil sesi “et geliyor”anlamindadir.Eger köpege zil sesi dişindaki durumlarda da et verilseydi zil sesine şartlanma meydana gelmezdi.


3.KLASİK ŞARTLANMA İLKELERİ

Pavlov şartlanma ilkelerini aşagidaki temeller üzerine oturtmuştur.Bunlar:

3.1. Bitişiklik

Şartli uyarici ile şartsiz uyaricinin yakin zaman ilişkisi içerisinde bulunmasi.

3.2. Genelleme

Şartli tepkinin, bagli oldugu şartli uyaricinin benzerlerine karşi da meydana gelmesi ya da benzer uyaricilara benzer tepkiler vermedir.

3.3. Ayırt Etme

Şartli tepkinin, benzerlerinden ayirt edilmiş tek bir şartli uyariciya karşi meydana gelmesidir.Yani farkli uyaricilara farkli tepkiler vermedir.

3.4. Sönme

Belli bir süre pekiştirilmeyen şartli tepkinin kaybolmasidir.Uzun süre zil sesi verilerek et verilmezse sönme gerçekleşir.

3.5. Kendiliğinden Geri Gelme

Belli bir direnme süresinden sonra şartli uyariciya karşi meydana gelen tepki miktaridir.Sönme gerçekleştikten sonra, köpegin zil sesi duydugunda tekrar salya salgilamasi gibi.

4.KLASİK ŞARTLANMADA TRANSFER

Klasik şartlanmada transfer iki şekilde meydana gelir.Bunlar “ Uyarici Genellemesi “ ve “ Tepki Genellemesi “dir.

4.1. Uyarıcı Genellemesi

Benzer uyarıcılar aynı klasik şartlı tepkinin meydana gelmesine sebep olmaktadır.Dört işlemle hesap yapmasını bilmeyen bir çocuk 3+4’ün 7 olduğunu öğrendiği zaman 3+4 veya 3- 4’ü gördüğü yerde 7’i hatırlayacaktır.Birinci durumdaki hatırlatma pozitif transfer, ikinci durumdaki hatırlama negatif transferdir.

4.2. Tepki Genellemesi

Buna bir örnek verelim.Örneğin, bir öğrenci manivelayı çekme yoluyla bir uyarıcıya tepki vermeyi öğreniyor ve bunu uyguluyor. Daha sonra ise manivelayı çekme yerine itmesi gerekiyor. Bu durumda önceki yaşantılar engelleme yerine yardım edecektir.Burada görülmektedir ki, öğrenci belirli bir hareketi değil sonucu öğreniyor.

5.KLASİK ŞARTLANMA YOLUYLA ÖĞRENMENİN SINIF ORTAMINA UYGULANIŞI

Davranışçı ilkelerin sınıf uygulamalarına getireceği katkı korku şartlanması ve tutum şartlanması açısından incelenebilir.

5.1. KORKU ŞARTLANMASI

İnsanlarda nedenini açıklayamadıkları bir çok korku mevcuttur.Örnek vermek gerekirse karanlıktan korkma,böceklerden korkma gibi.Bu korkular küçük yaşlarda şartlanma yoluyla kazanılmıştır. Şartlanma süreci iyi anlaşılırsa bu tür korku ve endişelerden insanları kurtarma yolları bulunabilir.Yetenekli olup ta başarısız olan çocuklara bakıldığında bazı korkuların etkili olduğu görülmektedir.Sınav korkusu, grup önünde konuşmaktan kaygı duyma bu korkulardan bazılarıdır.

Çocukların yaşantısı içerisinde ortaya çıkan incinme, acı duyma, yaralanma, başarısızlık tabii olarak rahatsızlık.korku ve kaygı getirir.Bu tür korku, acı ve başarısızlık duygusunun çekilmediği yerler ve o çevrede bulunan eşya, insan ve diğer olaylar zamanla şartlı uyarıcı rolünü üstlenebilirler,hatta korku yaratabilirler.Çocuk bu korkuları belirli durumlarda şartlanma yoluyla kazanmıştır.Bunlar, ancak şartlanma sürecinin anlaşılmasıyla çözülebilecek olaylardır.

5.2. Tutumların Şartlanması

Nahoş bir durumda bulunuldugunda, bu durumun uyandirdigi olumsuz duygular o duruma ilişkin uyaricilar için şartli davranim haline gelir.

Bir çocuk okulda meydana gelen olumsuz olaylardan kötü şekilde etkilenmektedir.Çocuk okulda aldigi cezalardan ve “ eger bir kez daha yaparsan daha agir ceza alacaksin “ sözlerine dayanarak artik okula gitmek istemediklerini belirtmektedir.Bunun tersi de pekala geçerlidir.Olumlu bir okul ortaminda bulunan ögrenciler okula karşi çok istekli olmakta ve çok başarili olmaktadirlar.

Şartlanma teorisi, ayni zamanda okul durumunda olumsuz tutum geliştiren ögrencilerin bu tutumlarinin söndürülmesinde de etkili olabilir.Bunun gerçekleşmesi için olumlu davranişlarin ödüllendirilmesi, olumsuz tutumlarin ihmal edilerek olumlu davranişlarin olumsuz tutumlarin yerine ikame edilmesi gerekir.

Bu iki şartlanma türünün dişinda Pavlov ve Watson sinif durumlarina uygulanabilecek iki temel ilke geliştirmişlerdir. Bunlar: Bitişiklik (zamanda yakinlik) ve siklik (tekrar)dir.

5.3. Bitişiklik (Zamanda Yakinlik)

Birçok bilgi ve davranış uyarıcı ile doğru davranış bitiştirilerek öğrenilir.(1+1=2 gibi) Yabancı dil eğitiminde kelimeler genelde bu yolla öğrenilir. Önce yabancı dilde bir kelime verilir .Ardından da Türkçe karşılığı verilir ve iki kelime birleştirilir.

5.4. Sıklık (Tekrar)

Tekrar öğrenilen şeyin kalıcı olmasını sağlar.Özellikle becerilerin öğretiminde tekrar çok önemlidir.Örneğin, futbolcunun bir vuruşun nasıl yapılacağını bilgi alarak öğrenmesi yeterli değildir.Bunun sürekli tekrarlanması gereklidir. Bu sayede gerekli davranışlar otomatik hale gelir. 

Okullarımızda iki tip öğrenci vardır.Birincisi, mutluluk ile okula gelen, ikincisi ise korku ve endişe ile okula gelenlerdir.Neden, öğrencilerin bazıları mutlulukla bazıları korkuyla okula gelirler? Bu sorunun cevabından öğretmen sorumlu yani iki tip öğretmen olmasından dolayı iki tip öğrenci vardır.Çocuk okula gittiği ilk gün kendisine hoşgörüyle yaklaşan,kendisini seven ve iyilikle yardım eden bir öğretmeni karşısında görürse okula istekli ve mutlu bir şekilde gelir.Aksini düşünürsek onlarla alay eden ,onlara sürekli kızan ve hatta onları döven bir öğretmenle okulun ilk günü karşılaşırlarsa okula gelirken mutsuz olacak ve bütün öğretmenlerin öyle olduğunu düşünecektir.

Örneğin, sınavları örnek vererek bir şeyden bahsedelim.Yazılı kağıtları başlangıçta nötr bir uyarıcıdır.Ancak öğrenci önceki sınavda başarısız olmuşsa bu öğrenci için şartlı uyarıcı olur ve öğrenci sınav ile başarısızlık arasında bir bağ kurar.Başarısızlık ile mutsuzluk arasında da bağ kurulmuş olduğundan bu durumu sınav kağıtları da doğurabilir hale gelmiştir. Bu örnekte anlatmak istenilen öğretmenin öğrencilerin yaptıkları yanlış genellemelere dikkat etmesi gerektiği ve gerekli ayırt etme öğrenmelerini gerçekleştirmesidir.

Sınıfta diğer dikkat edilmesi gereken önemli bir noktada, çocuğun normal olarak yapması gereken davranışları ceza aracı olarak kullanmamaktır.Aksi halde, cezaya karşı geliştirilen olumsuz duygular bu davranışlara da genellenir.Örnek vermek gerekirse; Çocuğa seni babana şikayet edeceğim diyerek korkutmak, babasından korkan nesillerin yetişmesine yol açar.

Yukarıda açıklanan durumlar gibi okulla ilgili yaşanan olumsuzluklar okulla ilgili diğer öğelere de genellenebilir.Çocuk bu sebeple okulla ilgili her şeyden nefret eder duruma gelir ve okulun adını duymak istemez.Öğretmen okulda mümkün olduğu kadar mutluluk veren yaşantılar kazandırarak, öğrencilerin bunu öğrenme ve okulla ilişkilendirmelerine yardımcı olmalıdır.

Bunları meydana getirirken öğretmenin dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır:

1- Öğretmen çocukları çok iyi tanımalı ve özelliklerini iyi tespit etmelidir.

2- Çocukların ihtiyaçlarını tanımalıdır.

3- Çocukların ilgi, istidat ve yeteneklerini çok iyi analiz etmelidir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts