Doğal Kaynakların Sürdürülebilirliği -9.Sınıf Biyoloji 3.Ünite-

Doğal Kaynakların Sürdürülebilirliği
Doğal kaynakların sürdürülebilirliğini biyolojik, ekonomik ve sosyal açılardan değerlendirmek mümkündür. Biyolojik açıdan düşündüğümüzde, yaşamımızı sürdürmek ve ihtiyacımız olan enerjiyi elde edebilmek için doğal kaynaklardan yararlanırız. Bitmeyecekmiş gibi görünen bu kaynaklar, insanların bilinçsiz davranışları sonucu hızla azalmaktadır. Görevimiz, bunları yok etmek değil, korumaktır.


Bitkiler ve hayvanlar, yaşamları için gerekli oksijeni havadan alır. Havanın çeşitli şekillerde kirletilmesi, bu kirliliğin yağmur suları ile yeryüzüne inerek akarsu, yer altı suları ve toprağa karışması orada yaşayan canlıları olumsuz yönde etkiler; türlerinin azalmasına veya yok olmasına neden olur. Çünkü doğadaki canlıların
zenginliği, sağlıklı bir çevrenin var olmasına bağlıdır. Toprağın tüm canlı varlıkların yaşama mekânı, besin kaynaklarının ana üretim alanı, diğer doğal kaynakların bulunma yeri olduğunu unutmamamız gerekir.

Su, sağlıklı bir hayatın devamı için canlıların gereksinim duyduğu en önemli doğal kaynaklardandır. Vücutta yer alan tüm organlar düzenli olarak çalışıp işlevlerini yerine getirmek için suya gereksinim duyar. Bu nedenle bir insan birkaç günden fazla susuz yaşayamaz.

Canlı vücudu için önemli olmasının yanı sıra biyolojik açıdan acaba başka hangi alanlarda suya ihtiyaç
duyarız?
Dünya nüfusunun hızla çoğalması ve de toplumların ihtiyaçlarının çeşitlilik ve miktar olarak artması, suya ve topraktaki doğal kaynaklara olan talebi de hızla artırmıştır. Temizlik işlerimiz için, bahçe ve tarlaların sulanmasında ve dolayısıyla ürün elde edilmesinde, şifa amaçlı kullanılan sıcak sular (jeotermal sular) gibi birçok alanda sudan yararlanırız. Aynı zamanda su, içinde yaşayan birçok canlıya da ortam sağlar. Deniz ürünlerinden olan balıkların, insanların beslenmesinde önemli bir yeri vardır.

Doğal kaynaklarımızdan olan ormanlar, yüzlerce canlıya ev sahipliği yapmakta ve onların hayatlarını devam ettirebilmeleri için uygun ortamlar sağlamaktadır. Bununla birlikte fotosentez yoluyla hem havadaki karbondioksit miktarını azaltma hem de oksijen üretmede, havayı temizlediğinden dolayı biyolojik açıdan son derece önemli görevleri vardır. Ormanların varlığı bölgedeki yağış miktarının artmasını da sağlamakta,
aynı zamanda yer altı su miktarını da artırarak topraktaki su dengesinin de korunmasına katkı sağlamaktadır. Ormanların doğaya olan bir diğer katkısı da erozyon, çığ, sel, heyelan gibi afetleri önlemesidir.

Ekonomik açıdan düşündüğümüzde elektrik enerjisinin elde edilmesinde hidroelektrikten, konut ve sera gibi yerlerin ısıtılmasında (jeotermal enerji), deniz ulaşımında, turizmin gelişmesi ve ülke ekonomisine katkı sağlaması gibi birçok alanda yine sudan faydalanırız

İnsanların yıllarca deniz, göl ve akarsulara bıraktığı atık maddeler, buralarda yaşayan canlı türlerinin azalmasına, bazılarının da yok olmasına neden olmuştur. Sanayinin hızla gelişmesi de su kaynaklarının tüketimini etkilemektedir. Ancak ülkelerin kalkınmasında ve iş olanaklarının oluşturulmasında
sanayi kuruluşlarına da gereksinim vardır. Burada dikkat edilmesi gereken konu, suyun tutumlu bir şekilde ve kirletilmeden kullanılmasıdır.

Doğal kaynaklarımızdan olan ormanlar da ülke ekonomisi açısından, kâğıt, kereste ve mobilya üretiminde, ısıtmada önemli bir ham madde kaynağıdır. Bununla birlikte turistik amaçlı, ormanlara özellikle yaylalara yapılan tesisler açısından da ormanların ülke ekonomisine katkı sağladığı söylenebilir.

Toprak, besin kaynaklarının üretim yeri olması ve içerdiği maden, petrol ve petrol ürünleri ile enerji kaynakları bakımından endüstrinin önemli bir ham maddesi durumundadır.

İnsanların, diğer bir doğal kaynağımız olan rüzgârdan uzun zamandan beri yaptıkları yel değirmenleri ile faydalandıkları bilinmektedir. Ancak 1970’lerde dünya çapında yaşanan petrol bunalımı, bilim insanlarını alternatif enerji kaynağı arama çalışmalarına yönlendirmiştir. Bunlardan biri de yeni kuşak yel değirmenleri olmuştur. Günümüzde Danimarka’da Kopenhag Körfezi’ndeki açık denizde bulunan 20 rüzgâr çarkı, 20 bin evin elektrik gereksinimini karşılamaktadır. Doğal kaynaklarımızdan bir diğeri de Güneş’tir. Güneş ışığı,
kesintisiz bir enerji kaynağı olduğu ve çevreyi kirletmediği için alternatif enerji kaynakları arasında önemli bir yer tutmaktadır

Turizm alanları II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan sanayileşme ile birlikte, bireylerin ekonomik gelirleri artmış, buna paralel olarak da turistik mekânlara seyahat oranında da artış yaşanmıştır.
Bu sektör özellikle döviz gelirleri açısından ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır

Sosyal açıdan değerlendirdiğimizde; ailece veya okul gezisi olarak pikniğe gittiğinizi düşünün. Etrafınızdaki toprak, su kaynağı, ormanlık veya çayır ile mera alanlarını, havanın güneşli ve temiz olmasının sizde bıraktığı olumlu psikolojik etkileri ve sevdiklerinizle paylaştığınız bu güzel sosyal ortamı aslında sahip olduğumuz doğal kaynaklara borçluyuz

Doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin önemi, eğitimin ilk kademelerinden başlanarak, sürekli eğitim ile anlatılmalı ve uygulanmalıdır. Bunun için “doğal kaynakların tasarruflu kullanımı” nın kendilerine ve kendilerinden sonraki nesillere sağlayacağı faydalar uygulamalar ile ortaya konulmalıdır. Kişilerin refah düzeyinin iyi olması doğal kaynakları israf edebilecekleri manasına gelmemelidir.

Ülkeler, sahip oldukları doğal zenginlikleri kaybetmeden de gelişimlerine devam edebilir. Devlet politikası olarak alınacak tedbirler mevcut olmakla beraber, bireysel olarak hepimize düşen görevler de vardır. Günlük yaşantımızda, okulda ve evde bilinçli birer tüketici olmak durumundayız. Su, elektrik, yakıt ve besin maddelerini israfa kaçmadan gerektiği kadar kullanmalıyız.

Ülkemizde son yıllarda bu alanda olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Okul öncesi dönemde geri dönüşümün önemi çocuklara açıklanmakta ve kâğıt atıkları ayrı bir kutu içerisinde toplamalarının neden önemli olduğu kavratılmaya çalışılmaktadır. Okullarda ve resmi kurumlarda kâğıt atıkların ve pillerin ayrı ayrı toplandığı özel kutular yer almaktadır. Özellikle site türü toplu yaşam alanlarında cam atıkların, kâğıt ve plastik atıkların ayrı ayrı depolanması için özel alanlar ayrılmaktadır. Yukarıda yer alan resimde kullanılmış plastiklerin toplandıktan sonra hangi işlemlerden geçtiği özetlenmiştir Geri dönüşüm uygulamalarının faydalarını sıralayacak olursak:

1. Doğal Kaynaklarımız Korunur : Artan dünya nüfusu ile birlikte, insanların tüketim alışkanlıkları da değişmektedir. Ortaya çıkan bu tablo her geçen gün daha fazla doğal kaynak tüketimini gerektirmektedir. Değerlendirilebilir nitelikteki atıkların geri dönüşüm uygulamaları ile birlikte daha az doğal kaynağa ihtiyaç duyulması sağlanabilir.

2. Enerji Tasarrufu
Sağlanır : Geri dönüşüm uygulamaları ile enerji tasarrufu sağlanabilir. Örneğin metal içecek kutularının geri dönüşümü işleminde bu metaller direkt olarak eritilerek yeni ürün hâline dönüştürüldüğünde, bu metallerin üretimi için kullanılan maden cevheri ve bu cevherin saflaştırılma işlemlerine gerek olmadan üretim gerçekleştirilebilmektedir. Bu şekilde, bir alüminyum kutunun geri dönüşümünden %96 oranında enerji tasarrufu sağlanabilir.

3. Atık Miktarı Azalır : Geri dönüşüm uygulamaları ile çöp depolama alanlarına giden atık miktarları hacimsel olarak önemli miktarda azaltılmış olacaktır. Bu sayede söz konusu atıkların taşınması ve depolanması işlemleri için daha az miktarda alan ve daha az enerji kullanılmış olur.

4. Geri Dönüşüm Geleceğe ve Ekonomiye Yatırım Demektir: Geri dönüşüm uzun vadede verimli bir ekonomik yatırımdır. Yeni iş imkânları sağlayarak gelecek kuşaklara doğal kaynaklardan yararlanma olanağı sağlayabilir. Son yıllarda ülkemizde sürdürülebilir kalkınmaya yönelik uygulamaları içeren bir çok kampanya ve projeler geliştirilmektedir. Devam eden bölümde bu uygulamalardan bazılarıözetlenecektir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts