Omurgasız Hayvanlar -9.Sınıf Biyoloji 2.Ünite-

Hayvanların Sınıflandırılması
Hayvanlar âlemindeki canlıları, omurgasızlar ve omurgalılar olmak üzere iki ana grup altında inceleyebiliriz.

1. Omurgasız Hayvanlar
Omurgasız hayvanlar, diğer canlı âlemlerinin toplamının beş katı kadar canlı türü içermektedir. Bu grup, hayvanlar âleminin büyük bir kısmını (% 95) oluşturmaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi bu gruptaki hayvanların omurgaları yoktur. İç iskeletleri olmayan omurgasızların vücutlarının çevresini kaplayan
ve destek veren bir dış iskelet bulunmaktadır. Omurgasız hayvanlardan solucanlar ve böcekler genel özellikleriyle ele alınmıştır. Bunun yanında süngerler, sölenterler, yumuşakçalar, böcekler dışında kalan eklem bacaklılar ve derisi dikenliler biyolojik süreçlere ve ekonomiye katkıları göz önüne alınarak örnekler çerçevesinde işlenmiştir.

a. Süngerler
Süngerler sucul ortamlarda, çoğunlukla da denizlerde yaşar. Larva döneminde suda serbest yüzerlerken, yetişkinleri bir yere tutunarak hayatlarının bir dönemini sabit hâlde geçirirler. Çok hücreli canlı olmalarına rağmen diğer çok hücreli canlılardan farklı olarak sindirim, sinir veya boşaltım gibi sistemlere sahip değillerdir. Organları olmadığı gibi özelleşmiş dokuları da belirgin değildir.
Asimetrik veya radyal simetri vücut yapılarına sahip olan  süngerlerin, vücut yüzeyinde çok sayıda delik (por) bulunur. Süngerler bu deliklerden giren sularda bulunan besinleri ve oksijeni difüzyon yoluyla hücrelerine alarak hayatlarını devam ettirir.
Süngerlerin üremesi eşeyli ve eşeysiz olarak gerçekleşir. Süngerlerin özel üreme organları yoktur. Çift cinsiyetli (hermafrodit) olan bu canlılar, yumurta ve spermlerini farklı zamanlarda oluşturdukları için döllenme iki ayrı fert arasında gerçekleşir. Üretilen spermler su akımıyla vücut boşluğuna girerek yumurtaları döller. Döllenmiş yumurtalar bazen vücut içinde tutulurken bazı durumlarda vücut dışına atılır. Eşeysiz olarak da üreyebilen süngerler genel olarak tomurcuklanma yoluyla çoğalır. Vücutlarının herhangi bir yerinde meydana
gelen tomurcuk şeklinde yapılar koparak ayrı bireyleri oluşturur.
Süngerlerin en önemli özelliklerinden biri deniz suyunu süzen doğal filtre olarak görev yapmalarıdır. Bu açıdan denizler ve deniz canlılığı için vazgeçilmez canlılardandır. Süngerler, sağlık ve ticaret açısından önemli canlılardır.
Bakterilerin asalak olarak yerleştikleri süngerler korunmak için güçlü savunma maddeleri üretir. Bu maddeler başta lösemi olmak üzere bazı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Günümüzde banyo için çoğunlukla yapay süngerler kullanılsa da belirgin özellikleri temizlik aracı olarak kullanılmalarıdır

b. Sölenterler
Sölenterler şubesi çoğunlukla denizlerde yaşarken birkaç türü tatlı sularda yaşar. Denizanaları ve mercanlar bu canlı grubunun birer üyesidir. Vücutları radyal simetri gösteren ve dokuları bulunan çok hücreli hayvanlardır. Bu hayvanların ağız açıklıkları etrafında tentakül denilen kamçı benzeri uzantılar vardır. Bu uzantılarla avlarını yakalayarak  beslenir ve aynı zamanda bu uzantıları savunma aracı olarak kullanırlar.
Sölenterlerde solunum ve boşaltım için özelleşmiş organlar yoktur. Vücutlarının iç kısımlarında bulunan, hücrelerin sahip oldukları kamçı ve siller yardımıyla alınan su vücut içinde dolaştırılır. Vücut içinde hareket eden sudaki oksijen, difüzyon yoluyla iç kısımdaki hücrelere geçerken atık maddeler aynı şekilde dışarı atılır.
Sölenterler, vücutlarında bulunan sinir ağı sayesinde dış ortamdan gelen uyarıları algılarlar. Düşmanlarının veya avlarının yaklaştığını sudan gelen titreşimlerin bu sinir şeridine ulaşması ile anlarlar.

c. Solucanlar
Dünyada yaklaşık 2000 solucan türü olduğu bilinmektedir. Sucul ve karasal solucanlar olduğu gibi, canlıların vücudunda parazit olarak yaşayan solucan türleri de mevcuttur. Bu bölümde solucanları üç grup hâlinde inceleyeceğiz.
• Halkalı solucanlar
Denizlerde, tatlı sularda ve karada yaşarlar. Birçoğu mikroskobiktir fakat makroskobik olanları da vardır. Bu solucan türünde vücutlar uzun ve segmentlidir. Her segment birbirinden ince bir zar ile ayrılmıştır. Bu segmentler art arda dizilmiş halkalar şeklinde görüldüklerinden halkalı solucanlar ismini almışlardır. Vücut yüzeyleri ince ve esnek bir tabaka ile kaplıdır. Radyal simetriye sahip olan bu hayvanlarda gerçek vücut
boşlukları (sölomlar) bulunur.
Halkalı solucanların bazıları etçil iken bazıları çürümüş bitkilerle beslenir. En iyi bildiğimiz halkalı solucanlar sülük ve toprak solucanıdır.
Halkalı bir solucan olan toprak solucanı, kurak havalarda ihtiyaç duyduğu nemli ortamı elde etmek için yerin yaklaşık 2 metre altına iner. Açtığı oyuklar sayesinde toprağın havalanmasında ve yağmur sularının süzülmesinde rol oynar. Bu özellikleri sayesinde toprak daha verimli hâle gelir. Yağmurlu havalarda solucanların toprak üstüne çıkmalarının nedeni ise toprakta yeteri kadar oksijenin kalmamasıdır.
• Yuvarlak solucanlar
Dünya üzerinde en fazla görülen solucan tipidir. Yuvarlak solucanlar silindirik yapılı ve segmentsizdir. Bilateral simetri gösterirler. Denizlerde, tatlı sularda, karada bulunan türlerinin yanında bitki ve hayvan vücutlarında parazit olarak yaşayanları da bulunmaktadır.
Yuvarlak solucanların beslenmeleri yaşam ortamlarına göre farklılıklar gösterir. Serbest yaşayanlar, küçük omurgasız hayvanlar, algler ve çürümüş organik maddelerle beslenir. Bitki ve hayvan vücutlarında parazit olarak yaşayan türleri oldukça zararlıdır. Boyları 2 milimetre ile 2 metre arasında değişir. Bağırsak solucanı ve kancalı kurt insanlarda sık rastlanan bu grup parazitlerdendir.
Yuvarlak solucanlarda döllenme, dişi solucanın vücudunun içinde olur. Yumurtalarını dışarı bıraktıklarında derhal büyüme başlar. Solunumları için özelleşmiş bir organları bulunmamaktadır. İhtiyaç duydukları oksijeni vücut yüzeyinden difüzyonla alırlar. Bu sebeple canlı vücutlarında parazit olarak yaşayabilirler.
• Yassı solucanlar
Parazit veya serbest yaşayan türleri vardır. Serbest olan türler tatlı sularda, denizlerde veya dip çamurlarında yaşarlar. Yaklaşık 12 bin civarında türe sahiptirler. Bilateral simetrili yassı vücutlara sahip canlılardır. Yassı solucanlar genellikle hermafrodittir. Yassı solucanların parazit olarak yaşayan türlerinde sindirim organları bulunmaz. Parazit olanlar konukçu canlıdan gerekli olan besinleri sindirilmiş olarak alır.
Yassı solucanların hareketleri yüzme, sürünme ve yavaşça kayma hareketleriyle olur. Küçük formlarının bazıları sahip oldukları siller ile yüzme hareketi yapar. Büyük formları ise vücutlarında bulunan boyuna kasları dalgalanma biçiminde kıvırarak hareket eder.
Yassı solucanlarda solunum organı bulunmamaktadır. Gaz değişimini vücut yüzeyinden difüzyon ile yaparlar. Yaşadıkları ortama göre oksijenli veya oksijensiz solunum yapabilirler.
Planarya, karaciğer kelebeği ve tenya en yakından tanıdığımız yassı solucan tipleridir. Tenya sığır, domuz gibi hayvanların etinin yenmesi ile bulaşan bir parazittir. Domuz tenyası 3-5 metre civarındayken, sığır tenyası 6-10 metreye kadar ulaşabilmektedir.

ç. Yumuşakçalar
Yumuşakçalar denizlerde, tatlı sularda ve karalarda yaşar. Boyu bir metrenin üzerinde olan üyelerinin yanında mikroskobik olan üyeleri de vardır. Türler arasında vücut yapıları oldukça farklılık gösterdiğinden belli bir vücut yapısından bahsedilememektedir.
Genel anlamda vücutları yumuşaktır ve dış kabukları bulunmaktadır. Ahtapot, kalamar ve salyangoz bu hayvan grubuna ait canlılardır.  Otçul ve etçil olarak beslenirler. Sucul yumuşakçalar, yaşadıkları ortamdaki suyu süzerek beslenir. Etçil olarak beslenen yumuşakçalar oldukça hareketlidir. Ağız çevrelerinde bulunan tentakülleri sayesinde avlarını yakalarlar.
Larvaları, sillerinin yardımıyla hareket eden yumuşakçaların yetişkinlerinin büyük bir kısmında sürünme hareketi vardır. Ayak dediğimiz vücut kısımlarında bulunan kasların dalgalanma hareketleri ile bu sürünme hareketini gerçekleştirirler. Ahtapot gibi sucul olan yumuşakçalar ise kanat şeklinde genişlemiş olan ayaklarını çarparak su içinde hareketi sağlar.

d. Eklem Bacaklılar
Omurgasız hayvanlar içerisinde tür çeşitliliği açısından en zengin gruptur. Örümcekler, akrepler, keneler, ıstakozlar ve böcekler bu gruba ait canlılardır. Vücutları baş, göğüs ve karın olmak üzere üç bölümden oluşur. Bu bölgelerin her biri farklı sayıda segmentten oluşmaktadır. Bu segment yapıları birbirlerine esnek bir deriyle bağlıdır. Genel olarak her segment bir çift üye taşır. Bu üyelerin parçaları hayvanların vücutlarına
ve birbirlerine eklemlerle bağlı olduğundan dolayı eklem bacaklı olarak adlandırılmıştır. Eklem bacaklıların vücutları kitin adı verilen bir örtüyle kaplıdır. Bu yapıya dış iskelet adı verilir. Bu dış iskelet, hareketi kolaylaştırmak adına plakalar hâlinde parçalıdır.
Bu bölümde sizlere eklem bacaklılar grubunun en bilinenlerinden kabuklular, örümcekler, çok ayaklılar ve böcekler hakkında kısa bilgiler sunulacaktır.
• Kabuklular
Kabuklu canlı grubu; yengeçler, ıstakozlar, karidesler ve kerevitler gibi eklem bacaklıları kapsar. Bu canlı grupları çoğunlukla sularda yaşar. Bazıları hem karada hem de sularda yaşamlarını sürdürür. Kabuklu eklem bacaklılar genelde besin kaynağı olarak kullanılır.
• Örümceğimsiler
Şekil ve büyüklük bakımından oldukça farklılık gösteren bu hayvan grubu çoğunlukla karada yaşar. Vücutları iki kısımdan oluşmaktadır. Ön kısmı genelde kısa yapılıdır. Bu kısımda basit yapıda gözler ve altı çift üye bulunur. Arkada kalan kısım ise türlere göre değişik uzunluklarda olabilir ve segmentli yapı gösterebilir. Arka kısımda bulunan zehir iğnesi bu gruptaki bazı türlerin savunma araçlarıdır. Örümcekler ve akrepler  bu grubun en ünlü üyeleridir.
• Çok bacaklılar
Karada yaşayan bu canlı grupları nemli ortamlara ihtiyaç duyar. Vücutları baş ve gövde olmak üzere iki bölümden oluşur. Gövdeleri genellikle uzun ve segmentli yapıdadır. Bu segmentlerin her birinde ayakları bulunan bu canlıların ayak sayıları 10 ile 750 arasında değişmektedir. Bir çift anten ve basit yapıda gözleri bulunur.
Kırkayak ve çiyan bu canlı grubunda bulunur. Bu canlılar genelde ağaç diplerinde, taşların altında ve çürümekte olan yaprak yığınlarının altında bulunur.
• Böcekler
Bilinen yaklaşık 1.5 milyon hayvan türünün 1 milyona yakınını böcekler oluşturur. Vücut yapıları baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Bu canlı grubuna dünyanın her yerinde rastlanmaktadır. Her ortama ve koşula uyum sağlayabilirler. Omurgasız hayvanlar içinde sadece böceklerin kanatlara sahip olması onlara daha kolay yayılma imkânı sağlamıştır. Böcekler, çok sayıda yumurta oluşturabilmelerinin yanında, bir mevsimde birden fazla döl verebilir ve hatta erkeksiz bile üreyebilen türlere sahiptir.
Böcekler dış iskelete sahiptir. Bu iskelet çoğu zaman büyümeye engel olsa da deri değişimi ile bu durumu ortadan kaldırırlar.
Bazı böcek türleri koloni hâlinde yaşayarak sosyal bir davranış sergiler. Karıncalar bu sosyal gruplara örnektir. Bu gruplar içinde “işçi” ve “asker” karıncalar gibi özel görevlere sahip bireyler vardır.
Dünya ekonomisinde önemli bir yerleri vardır. Ekonomik anlamda ilk akla gelen örnekler bal arıları ve ipek böcekleridir
• Derisi dikenliler
Bu grubun tüm üyeleri denizlerde yaşar. Beşli radyal simetriye sahiptirler. Bazı türlerde bu simetri yapısı açıkça görülürken bazılarında kamufle olmuş durumdadır. Kalker plaklardan oluşan iç iskelete sahiptirler. Bu iskeletler vücudun dış kısmına doğru ilerleyerek dikensi bir yapı oluşturduklarından dolayı bu isimle anılırlar.
Bu grubun en karakteristik özelliği su boruları sistemi adı verilen bir yapıya sahip olmalarıdır. Vücut boşluğundan ayaklara kadar uzanan bu yapı canlının hareketini ve beslenmesini sağlar. Hem etçil hem de otçul türlerinin bulunmasının yanında, su içinde asılı hâlde bulunan planktonlarla yaşayan türleri de bulunmaktadır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts