Tuzlar -9.Sınıf Biyoloji 1.Ünite-

Modern yer biliminin bizlere sunduğu bilgilerden önce tuzun nerede bulunduğunu bilmeyen insanoğlu, 20. yüzyıla kadar umutsuz bir biçimde tuzun peşinde koştu. Tarih boyunca tuz o kadar değerliydi ki bazı ülkelerde asker ve işçiler maaşlarını tuz olarak alıyordu. Büyük Roma yollarından ilki, tuzu sadece Roma’ya değil yarımadanın iç kesimlerine de taşımak için inşa edilmişti. Bu kadar değerli bir bileşik olan tuz, asitlerle bazların veya asitlerle bazı metallerin tepkimeye girmesi ile oluşur. Kalsiyum ve fosfor tuzları dişlerin ve kemiklerin yapısına katılmaktadır. Kalsiyum tuzları kasların kasılmasında, kalbin ve sinir hücrelerinin çalışmasında, hücreler arası iletişimde ve bazı tepkimeleri hızlandıran enzimlerin çalışmasında etkilidir. Klor tuzları, mide öz suyunun üretiminde ve hormonların çalışmasında etkilidir. Magnezyum tuzları kas ve sinir
sisteminin çalışmasında kullanılır. Sodyum tuzları ise kalp ritminin düzenlenmesi ve kas kasılması, sinir hücrelerindeki iletimin sağlanması ve enzimlerin çalışmasında görev alır. Na, K ve Ca tuzları olması gereken değerin altında olursa kalp rahatsızlığı yaşayabilir veya bayılabilirsiniz.

Ancak, tuzu gereğinden fazla tükettiğiniz takdirde yüksek tansiyon, kalp ve böbrek rahatsızlıkları gibi sağlık sorunları yaşayabilirsiniz. Konserveler, tuzlu peynir ve zeytinler, ketçaplar, turşular, şarküteri etleri, hazır çorbalar, salamura besinler, tuzlu kuru yemişler ve soya sosu gibi besinlerde yoğun miktarda tuz bulunur. O hâlde bu tür besinleri tüketmek yerine taze et, balık, meyve ve sebze tüketmeniz sağlığınız açısından daha faydalıdır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

Color Posts